Cumartesi, Aralık 04, 2010

In Gold Coast



İnsan sevdiği yere, sevdiği insanlara, sevdiği şeylere ne çok bağlanırmış şimdi onlardan çok çok çok uzaklarda olunca daha iyi anlıyorum. 
Uzun zamandır bu yolculuğu beklemekteydim. 
Uzun zamandır sevdiğim başka şeyleri düşünemez olmuştum. 
Şimdi içindeyim ama bu seferde aklım hep gerilerde kaldı...

22 saatlik uçak yolculuğundan sonra, gecenin bir yarısı bilmediğin biriyle, bilmediğin bir eve geliyorsun...
Oda boş ve sessiz... Yolculuk öyle yormuş ki evinde olsan çoktan uykuya dalardın halbuki. 
Oysa şimdi karşıdaki aynaya bakıp ağlamamak için kendini zor tutuyorsun. 
Yalnızlığın daha çok içine saplandığı bir dünyasın şuan. 
Ne bir telefon var, ne bir internet, ne de seni anlayacak ve derdini paylaşacak biri...
Yatağın içine gömülüyorsun uyumak için, olmuyor.. 
Çok karanlık geliyor oda, baş lambanı yakıyorsun...
Öyle sessiz ki, ağlasan damlaların düştüğü yerlerde ses çıkaracak.. 
Bir süre hayallerin aklına geliyor..Yapmak istediklerin, geliş nedenin, feda ettiklerin, verdiğin zorluklar...
Bir süre daha iyi bir yol arama çabaları, isyan, keşkeler...
Bir süre kabulleniş...
Geride bıraktıklarına özlem...merak...İç çekiş..ve kabuleniş verdiği yorgunluğa yenik düşüş...
Bir süre uyku... gördüğün rüyalar bile geride kalanlara ait...

Yeni bir gün... Yeni bir hayat... Yeni bir başlangıç...
Hala atamadığım yorgunluğun verdiği bir boş bakış hakim yüzümde... Çevremde olanlara ne kadar hakim olmaya çalışsam da pek mümkün olmadı. Çoğu zamanı herkese gülümsemekle geçirdim. Bazen bana soru sorulduğunu bile çok sonradan fark ettim.
Farklı bir dil, farklı insanlarla birlikte bir başına olmak daha bir fazla yordu beni...
Sevdiklerime ulaşma çabalarımın sonunda sabırsızlıkla beklediğim telefon geldi...
Biraz ellerim titredi,
biraz sesim... Heyecanla anlatmak istedim, sonra susup dinlemek, kısacık sürede ne yapacağımı bilemedim.
Ben akşam yemeğine giderken, o daha yeni kahvaltısını edip çıkmıştı...-Öğlen, dedi. -arayacağım seni...
Şaka gibi şuan burda saat 21:30 ve ben hala telefon bekliyorum...
***
Bazen verdiğimiz kararları ne olursa olsun, ne kadar acı çekersek çekelim, pişmanlık dahi duysak sonuna kadar götürmeliyiz ya!! ona sığınıyorum ben şuan.
İlk günüm, ilk heyecanım, ilk pişmanlığım..
Son olmasını umut ediyorum...
Feda ettiğim bir çok şeye değmesini umut ediyorum...

Sevdiğim biri'nin çok sık kullandığı bir laf vardır; - Umut, ızdırabı arttırır-mış. Benim umut ettiklerim çok fazla canımı yakmaz umarım!!-bunu bile umut ediyorum-



1 yorum:

Brida.~ dedi ki...

Geriyi her zaman düşüneceksin ama biraz da olsa önüne bakmalısın.
Avustralya'dasın!
''Parasını verdim, çirkin de olsa çatır çatır yerim!'' anlayışında olmalısın şu an. Her ne olursa olsun, şu üzüntünden sıyrılıp -tamamen olmasa da bir kenara bırakmaya çalışıp- eğlenmene bakmalısın.
Çünkü ilerleyen günlerde şu an içinde bulunduğun zamanı da özleyeceksin.
Böyle olmasın istiyorsan kendini zorlayıp, keyfini çıkarmalısın.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...