Çarşamba, Haziran 22, 2011

Birikenler..



Uzun zamandır ciddi anlamda bilgisayarın başına geçip de ciddi ciddi içimden geçenleri yazamadım buraya.
Kelimeler dağınık kalsın, cümleler samimiyet boğulsun, imla ya şekil düzenine dikkat etmeden, konuşur gibi yazmak...kendinle birebir sohbet etmek belki de.
*
Yoğun bir hayata henüz atılmamış olsam dahi sürekli nedenlerim ve bahanelerim var birşeyleri erteleyecek.
Yarın yazarim, yarın başlarım, yarın devam ederim, yarın bir gelsin.. Yarınlar hele bir gelsin. 
*
Sonunda evine dönen ve o da tatilden nasibini alıp bol bol evde oturan bir arkadaşımla her zaman olduğu gibi telefon sohbetlerimiz başladı yaklaşık bir haftadır..saatlerce telefonla konuşup, dedikodular yapmalar, olan biteni anlatmalar, hayaller kurmalar...Elbette hiç birşey karşılıklı oturup içtiğin bir kahveyle yapılan sohbetleri vermiyor ama alıştık artık, her sabah olmazsa olmazı sabah telefonları ve birbirini uyandırmalar, hoş telekom akşam 7 den sonra bedava olduğu için artık bu konuşmaların çoğu akşama kaydı :)
*
Son zamanlarda kendime ayıracak o kadar zamanım oldu ki aslında yaşanan ufak tefek-aslında oldukça ciddi ama kendimi kelimelerle kandırma rolünü üstlendim- düşüşlerin ardından garip bir sakinlik ve durgunluk yaşıyorum, -hayata pozitif bakmayı- öğreniyorum.
Şimdilik kelimeri düzeltiyorum, olası bir tehlike anında devreye giren ve beni daha çok buhrana sokan beynimi hala aşabilmiş değilim, o da zamanla olur diye azimle çabalıyorum. 
*
Bir de son zamanlarda bir çok sitenin takipçisi oldum, anladığım anlamadığım bir çok siteye gidip çıkıyorum ki çoğu- paylaşım siteleri- belli bir süreden sonra beni aptallaştıran bilgisayarla savaşıyorum bile denebilir. Beğendiğim siteleri de yer imlerine özenle klasörleyip kaydediyorum ki gün olur okumaya, iyice incelemeye başlarım diye. 
*
Benden son haber ise bir konser ilanı. Bir çok alanda benim gözlerimi açan ve bana daha güzel dünyaları keşfetmemi sağlayan benim için olabileceği herşeyi olan biri sayesinde tanıdım onu ve parçalarını..
Sesinin  rahatlatıcı ve okşayıcı bir yani var..Ane Brun. Norveçli sanatçı 25 Kasım da Türkiye'de sevenleriyle buluşacakmış. Temmuz ayı itibariyle biletleri Biletix'de satışa çıkıyor..Kaçırmayın derim.

Güzel, hoş, keyifli ve huzurlu bir gece geçirin. 
En önemlisi Aşkla Kalın,

Bonafide. 

P.s. burdan da Ane Brun konseri için bilgi edinebilirsiniz.

Pazar, Haziran 19, 2011

Beni benimle bırak.

Ey sevgili,
Eğer bir gün o hep aramızdaki ilişkiyi varettiğine inandığın 'özlem'i seçersen,
Başka bir hayatın zorluğuna katlanamıyorum artık dersen,
Gün olur artık aşık olmadığını fark edersen,
Heyecanla koştuğun bu dünya diğerlerine benziyor gibi hissedersen,
Vazgeçemeyeceklerinle beni ayrı bir seçenek gibi görürsen,
-Artık sen de isteme- dersen,
kaybolursan anlamsız ikilemlerin arasında,
Ya da bir başkasına aşık olursan,
Ya da seçmek zorunda kalırsan...
Beni benimle bırak olur mu...


Perşembe, Haziran 16, 2011

Hayır, hiç yadırgamıyorum.

hayır hiç yadırgamıyorum
hayır hiç yadırgamıyorum
niye yadırgayacakmışım hem
sen bana inanırsın temmuzun ortalarıydı
aldanacak bir şey yoktu, olmadı
gel demek neyse, su içmek neyse
geldimse, bir bardak suyu içtimse
hepsi de aynı şeydi aşağı yukarı.

ilk duydum, bir daha duymadım yağmurlar yağmadığını
sonradan çizik çizik oldu neye baktımsa
sevda
bir işe benziyordu tahta tezgahta
kirpikleri anımsatan, çocukların çizdiği güneşleri anımsatan
en çok da ellerin üstündeki kılcal damarları
sözgelimi yontardım, eğip bükerdim bir geceyarısını
ben öyle olağan şeyleri pek sevmem
içkisiz günlerimizi anımsa
bindiğimiz hangi kalyondu ve anlatsana
baş yanı bir köpekbalığının dişlerinden
arkası bir mırıldanma
bakkal çırağına benzer bir şeydi yokuş aşağı inen
içinde yağ paketleri, peynir
maydanozlar görünen
elinde bir sepetle oydu
ve işin en önemli tarafı
sana söylenecek her şey söylenmiş olurdu

boşuna mıydı yoksa nedensiz gülmelerim
bir yandan yüreğim daraldıkça
tam dediğim gibi
bir daha karşılaşmamak
bize özgü bir çoğulluktu.

şimdi bu akşamüstlerini niye sevmiyorum
ne bileyim ben neden
üstelik bir sap menekşe iliştirmiş ağzına
gidip geliyor durmadan
sabahla akşam arasında
deniz ötemde
deniz içimde
hayır hiç yadırgamıyorum yokluğunu
sarılıp gövdesine sımsıkı
bir kadın kendini doğurabilir isterse..
 
Edip Cansever

Sevmek Sencilce.

Öyle bir an olur ki içinde susmayan o kadar sesin ardından söyleyecek söz yoktur daha fazla...
dil ketum kalır..
gözler kelimeleri bir bir akıtır öylece...
Anlatır anlatır ama bomboş odada kendinden başka duyanı olmaz, göreni de..
Aslında göstermesi gereken kendisidir de.
Gitmekle kalmak arasında kalmanın verdiği acı içini öyle bir kaplar ki ne gidebilecek cesareti vardır ne daha fazla kalabilecek.
Öyle bir acı vardır ki içinde bir türlü çıkmaz. Gün olunca saklanır ama illaki her gece yoklar..
Yani böyle bir sevgi illa can yakıcıdır.
Kimse senden daha fazla acıyamaz.
Çünkü "bilmek can yakar."




Pazar, Haziran 12, 2011

Seni sevmek içinde derin bir sızıyla kalakalmaktır...

Seni sevmek, 
bir sadakati değil, sadık bir ihaneti sevmektir
...
Kaybetmeyi ve her seferinde yeniden başlamayı sevmektir seni sevmek...
Seni sevmek, 

ayrılığı daha ilk dakikadan kabullenmektir
...
Ayrılık çöplüğünde aşk aramaktır seni sevmek...
Cevapsız bir soru, sorusuz bir cevaptır aşkın...



Kaç bilinmeyeni olduğunu bile sayamadığın bir denklemi çözmeye çalışmaktır seni sevmek...
Seni sevmek, 

'olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni' beklemektir.






LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...