Cumartesi, Aralık 18, 2010

Gold Coast günlüğü 1

 
Birisi şu yağmurların ne zaman dineceğini söyleyebilir mi ?
Geldiğimden beri- 2 haftadır- güneş gördüğüm gün sayısı 3'ü geçmedi sanıyorum. Sürekli kapalı ve yağdı yağacak dedirten bir hava hakim gökyüzünde...Bazen bulutsuz bir sabaha uyanıyorum ama bir bakıyorum kocaman bir bulut kütlesi öyle hızla geliyor ki yine aklımdaki planlar suya düşüyor...
Memleketimin insanı kar havası solurken, bende burda yağmur yağdı diye mızmızlanıyor görünebilirim ama ben YAZ yaşamalıyım ki burda...Herkesin dediği gibi güneş yakıp kavurmalı her yeri, insanlar boş buldukları her saniye sahillere koşmalı...Surf yapanları izlemeliyim...Öğrenmek için heveslenmeliyim... Sonra alıp haritamı, rehberimi, planlar yapmalı, görebileceğim her yeri görmeliyim..
Oysa şimdi odamda oturmuş yağan yağmuru izliyorum..İyi tarafları da var elbet, dinleniyorum, nefis bir hava var, çimlerin kokusunu duyuyorum. ama ama ama...
 
İlk 1 haftayı yakınarak geçirdikten sonra, alışma evresini hala atlatamamış olsam da yine de uyum sağlamaya başladım denilebilir. Artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Baştan söyleyeyim Avustralyalı'ları anlamak mümkün değil, eğer benim ingilizcem var ve sorun çekmem diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ki benim gibi fakir ingilizcenizle gelmişseniz buralara vay halinize...İlk zamanlar hiç birşeyi anlayamam çok ağrıma gidiyordu ama alıştım artık, en azından anlayacağım diye kendimi zorlamaktan başım ağrımıyor artık :)

Havasına, suyuna insanına dahi-!!! alıştım da şu yemeklerine bir türlü alışamadım ama. :( Güzelim zeytinyağlı taze fasülye, dolmalar, hiç vazgeçmeyeceğim tarhana çorbamı özlüyorum... En çok daha sabah kahvaltılarımı...Şöyle domatesin,salatalığın, maydanozun olduğu, pernirlerin zeytinlerin, çeşit çeşit reçellerin renklendirdiği, fincanımdaki sıcak yeşil çayın kimi zaman sıcacık fırın ekmeğimin olduğu kahvatılarımı özledim..
Her zaman ekmeğime tereyağı reçel sürmek artık canıma tak etti!! Akşam yemeklerinde bilmediğim-sevmediğim her çeşit eti görmekten de usandım...En kötüsü de sokakta gördüğüm tayvanlı ve koreli restorantlar..O insanlar ne yiyor öyle söyler misiniz?? :S Herkesin alıştığı şeyler, damak zevkleri de farklıdır, saygılıyım ama görmemek benim için daha iyi... 
Geldiğimden beri burda gördüğüm her kebab restorantına giriyorum belki bir tanıdık ses duyarım diye ama ilginçtir bir tane bile rastlamadım. Bu arada burada kebab diye satılan dönerlerin tadına da baktım- tavuk- inanın kötü...


**
Güzel dostluklar yaratmak, güzel hatıralar yaratmak için burdayım. İyisiyle kötüsüyle yaşamalıyım, biliyorum..
Biraz daha sabrediyorum..Zaman herşeyi yerli yerine koyar diye umuyorum..
Özlüyorum çok fazla, ama değmeli..
Yaşacayacak çok şey var...

Aşkla kalın, 
Bonafide

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...