Pazartesi, Temmuz 12, 2010

biz



.....
Ama diner şehvet
ve bir gün aşınır vuslat da.
Bir okyanusa baka baka kalırız palamarlarda;
kalırız, kuytularda… Sanki bir yalnız karınca
kararınca kalırız solgun güz bahçelerine aşklar varınca…
Ey kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
şehvetin türküsü vuslata kalır
ve yiter…
Her hikâye biter;
herkes yangınından külüne döner.
Ve bir ihanettir ten bedende:
Çekip gider… Çekip gider!
Sonra kırık dal parçaları
uzak
yağmurda,
bize benzerler…
Yılmaz Odabaşı

1 yorum:

Calimero dedi ki...

Sevgili!

Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize.

Bir nihânice gamzene gamzede âşıkların adına.. Hani uykuya dalınca kenti ve yalnız başına kalınca kendi... Hani yalnız gecelerde konuşmadan kalınca dilleri ve hâl üzre gönüller anlar olunca bütün dilleri... Vicdan sesinden bizar kürek mahkûmlarınca, hani âşıkların hasreti özleme karınca... Hani gurbetin uzunda gönlüme gömen de sen, hani sen gurbet gurbet gönlüme gömende.. Güneş ve ay nurunu aşkından alırken; güneşin ışığı aya vurur gibi âşığı aydınlatırken.. Gel ey Sevgili bir huzmecik bahşeyle asi ve âciz üftadene ve umut ver peykin olmaya teşne kem zerrene. Aşkları unutan bendene aşkını unutturma! Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da.

İskender Pala - Kırk Güzeller Çeşmesi, s. 100-102

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...