Cuma, Ocak 14, 2011

Are you Brazilian?


Günlerdir Queensland selle uğraşıyor, binlerce insanın evi su altında kaldı, yüzlercesi selde kayboldu, onlarcası öldü Queensland'ın 3/4 ' ü su altında..Biz se şanslı olanlardanız, yağmur gördük ama güneş açtı plajlara, havuzlara koştuk... Avustralya hükümeti olayların başladığı ilk günden beri sıkı önlemler alıyor, insanlara olabildiğince yardım etmeye çalışıyor. Bir doğal afet karşısında olması gerektiği gibi herşey oluyor ama ne kadar önlem alırsan al önüne geçebiliyor musun- hayır- Sanıyorum bir kaç gündür dinen yağmur biraz olsun toparlanmaları için fırsat verdi.  Her saniye tvlerde tek izleyeceğiniz haber bununla ilgili. Fazla olaylara alışkın olmayan Avustralyalılar bu durumla yıkılmış durumda. Ama geçenlerde bir arkadaşımla bir taraftan konuşup bir haberleri izlerken şunu farkettik. Benim ülkemde böyle bir afet yaşansaydı sonucunu düşünemiyorum dahi..
Bizi bunlardan ayıran çok şey var.
Su üzerinde, botlarda, grayderlerin üstünde, korunmak için, evsiz kalanlar için açılan kapalı alanlarda insanlar öyle rahat ki!! Tabi ki hepsinden bahsetmiyorum ama izlediğinizde, bu manzaralarla karşılaşmanız size garip hissettiriyor. En azından ben öyle hissettim. Sonra düşündüm ki, birazda burada şimdiye kadar gördüklerime dayanarak, bu insanlar korkusuz ve rahat yaşıyorlar..Ciddi yaşam kaygıları, ciddi fikir çatışmaları, korkuları yok. Herkes her şekilde olabildiğince eşit... Çok gariptir ki bu insanlara verilen müsamma ve rahatlık karşısında bu insanların bunları oldukça uygun kullandıklarını düşünmüyorum.

İstanbulda her gün bir cinayet haberi, kavga olayı, bomba tehlikesi, düşünce çatışması açlık sefalet, haksızlık, eşitsizlik ve bunlar karşın bir vurdumduymazlık yaşanırken tam tersi bir ülkede olup kendini güvensiz hissetmek çok garip olsa gerek! Ama bu garipliğe rağmen zaman zaman bunu hissettiğim doğru. Çünkü Avustralya insanın korkusuzluğu beni korkutuyor açıkçası.
Belki doğru zaman,doğru yer diyebilirsiniz belki kendi memleketin kendi insanın diyebilirsiniz bilmiyorum ama gecede yada gündüzce o bildiğiniz İstiklal'de -buralar benim- dercesine yürüyebilen ben, gecenin bir yarısı dünyaca ünlü ve kalabalık başka bir caddede-burda- çekiniyorum yalnız kalmaya...
Otobüs duraklarında, kaldırım üstlerinde o kadar şarhoş ve umursamazca hareket eden genç potansiyelin olduğu bir ortamda yalnız kalmak hiç bana göre değil :( 
Belki sadece gördüklerim sokaktakiler, belki genelleştirmek için çok daha erken ama inanın bana bu insanlar çok çok rahatlar. 

Diğer büyük şehirlere göre -Sydney, Melbourne- Türklerin çok yoğun olmadığı hayliyle Türk insanına çok alışkın olmayan Gold Coast halkı, burdaki bir çok Brazilyalı'dan mıdır yoksa benim çok benzememden midir nedir kimi zaman sormaya bile gerek duymadan Brazilya'dan bahsetmeye kalkıyorlar..-Türk'üm- dediğimde şaşırıp -Aa ilk defa bir Türk kızıyla karşılaşıyorum- diyorlar.. Bu duruma öyle alıştım ki artık ilk önce Türkiye'den geldiğimi söylüyorum. 

Memleketine bu kadar düşkün olduğunu sonradan farkeden ben tüm yakınmaları bir tarafa bırakıp orayı yaşamak için sabırsızlıkla bekliyorum...
Şimdillik öğrenme, keşfetme, belki de alışma aşımasındayım..
Ama şuan tek hissettiğim ne memleketimin insanını, ne memlektimin havasını değişebileceğim...
Aşkla Kalın,
Bonafide

2 yorum:

Deniz dedi ki...

hiç bi yerden ulaşamadığımdan burdan yazıyorum. yeşeren bozaziçi mağduriyetinizi bizimle grupta paylaşırsanız seviniriz.
Deniz Törk

bonafide dedi ki...

Sevgili Deniz Törk hangi gruptan bahsettiğini ve nerde paylaştığınızı anlamadım. Bir adres verirsen sevinirim.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...